12 Şubat 2024 Pazartesi

 

YALNIZLIK

Tepeden aşağıya doğru kıvrılarak inen patikaya baktı önce. Sanki derin düşüncelere dalmıştı. Aniden harekete geçti ve patikadan aşağı inmeye başladı. Su, onu adeta çekiyor yanına çağırıyordu. Patika yoluna uzanmış dikenli sarmaşık tellerini eliyle dikensiz yerinden tutarak kenara çeke çeke dikkatle inerken birde türkü tutturdu içli içli. Sesi, kendisine yabancı geliyor olsa da devam etti… Ve evet nihayet yolun sonu; kumsala ayak basma zamanı, sandaletlerini çıkardı eline aldı. Ayağını bastığında yakmasına aldırmadan kumların üzerinde yürümeye başladı. Yavaşça yoluna devam etti, tüm dikkatini kumda yanan ayaklarına vermişti ama birden suyun sesiyle kendine geldi ve başını kaldırıp kıyıya vuran dalgalara baktı. Hemen sahil kenarında, kumlarda birisi oturmuştu. Arkası dönüktü kendisine ve saçları kısaydı. Ayağında şort üzerinde tişört görüyordu ama cinsiyetini belli eden hiçbir şey yoktu görünürde.

Birden içinin sıkıldığını hissetti, yalnız kalmak istemişti oysa. Bunca yıldır yaptığı gibi sadece birazcık yalnız kalmak istemişti sahilde… İçten içten şansına küsse de, yapmacık bir tebessüm yerleştirdi dudaklarının kenarına ve bu beklenmedik kişinin yanına doğru yürüdü. Nihayetinde o bozmuştu yalnızlığı ve bunun öcünü almak için oda onun yalnızlığını bozacaktı. Yavaşça ilerledi ve kıyısına bağdaş kurarak oturdu; “Merhaba.” Dedi, usulca… “Merhaba.” Dedi beriki ve oda usulca… Birden sanki yıllardır tanışıyormuş gibi kolunu ileri doğru uzattı ve “görüyor musun ufku? Tıpkı bizim gibi yalnız.” dedi beriki tekrar. Şaşırmıştı, nereden bilebilirdi ki yalnızlığını, bu kadar açık ve net biçimde bir çizgiyle bir kalemde anlatmıştı! Oysa kendisi ne kadar zorluk çekmişti “yalnızlık” ı netleştirmek için beyninin içinde, ruhunun derinliklerinde… Sadece yaşamıştı onu ama netleştirememişti kelimelerle.

Döndü, ruhundaki heyecanı sesine yansıtmamaya çalışarak, “Nereden biliyorsun ki?” diye sordu. Beriki cevapladı, “Anlamadın mı?” “Anlamadım.” Dedi. “Oysa ben ne kadar da net anlatmıştım bunu sana ilk kelimelerimle, öyle düşünmedin mi? Diye devam etti beriki. “Düşündüm, fakat sen bunu nasıl bilebilirsin ki?” “Bilirim ben, yapım bu. Aklından geçenleri okurum insanların.” Diye cevapladı beriki gene… “Ama nasıl, nesin ki sen bir ermiş mi yoksa?” deyince, bir kahkaha attı beriki, “Hah hay!! Anlamamış hala. Neyse zamanı gelince anlayacaksın nasıl olsa.” Dedi. Kurtulmak istedi ondan, yalnızlığını geri almak ve sakinleşmek istedi. Oysa o gitmiyordu yanından. Buna katlanabileceğini fark etti, yeter ki sesini çıkarmasındı… Daldı dalgaların hırçın hırçın kumlarla dans edişine. Ve sonra aklına geldi, saatine baktı… “Hımm, ilaç vakti gelmiş.” Dedi kendi kendine yüksek sesle ve çantasından ilaç kutusunu ve pet suyunu çıkardı. Hapı ağzına attı, suyu yudum yudum geçirdi boğazından. Gözlerini kapadı, öyle biraz kaldı. “sessizlik.” Diye mırıldandı.

 Yalnız olmadığını yanında birisi olduğunu hatırladı birden ama başını çevirip baktığında “yalnızdı” başını sağa sola çevirdi, yok, gitmişti… “ne çabuk uzaklaştı.” Diye mırıldandı kendi kendine… Kim bilir? Onu getiren yalnızlığı götürense ilaçlarıydı…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞİİR MASAL Derenin ötesinde inci tanem… Gözlerim arar ama bulamaz, Onsuz olduğumda nefesi sarar beni, Onunla olduğumdaysa heyecanı...