BİR İNTİHAR VAKASI
Köklenmiş şiddetin neden olduğu çaresizlik tüm yaşamını
sarmıştı. Ne yaparsa yapsın içinde bulunduğu bu çarpık durumdan çıkamıyordu.
Oysa henüz 18’inde bile değildi. Yaşamının baharında henüz güzel duyguları
yaşaması gerekirken, o, bunalımlar içinde yüzüyordu. Babasının şiddete düşkün
olması çaresizliğinin nedeniydi. Bu çaresizlik sadece kendisinde değil
annesinde ve kardeşlerinde de mevcuttu. Sadece fiziksel şiddette değil
psikolojik baskıda babasının yöntemlerinden biriydi. Dışarı gitmesi yasaktı;
komşuya bile… Arada kaçabilirse bir arkadaşına giderdi ama bu gidişlerin
arkasından babasına yakalanır dayağını yerdi ve dışarı çıkma yasağı sıkı
şekilde uygulanırdı. Karne günleri sıra dayağı günleriydi ve annede dahil tüm
çocuklar dayak yerdi. Karnede zayıf varsa bir suçlusuda anneydi babaya göre.
Akşama kadar evin içinde oyalanacak işler bulmaya çalışırdı.
En çokta kardeşleriyle oyalanırdı. Onlara kartondan kız ve erkek modelleri
çizer, daha ince kağıttan elbiseler yapar giydirirdi. Bir diğer eğlencesi de
kitap okumaktı… Eline geçirdiği kitabı adeta yercesine okurdu. Genelde ikinci
el kitapları alırdı. Mahallelerinde eski kitaplar satan bir ikinci el kitapçısı
vardı. Böylece hem daha iyi basımları hemde daha uygun fiyatı olan kitapları
satın alabiliyordu. Bir keresinde iki veya üç tane aşk romanı almış, gizli
sandığına koymuştu. Şeytan bu ya babası sandığa bakmış ve kitapları görmüştü. Onun
içinde güzel bir dayak yemişti. Aşk romanı okumakta sorundu babasının gözünde.
Annesiyle babasının arası hep kötüydü. Bugüne doğru düzgün
bir iletişim kurduklarını görmemişti. Hiç yoktan babası sudan bahaneyle
annesini döver, yatağını ayırırdı… Salında çekyatta yatardı babası. Yemeklerini
o verir, istediklerini getirirdi. Kısacası tüm hizmetini kendisine yaptırırdı.
İntihar etme kararını bilinçli almıştı. “Babam beni bir daha
döverse intihar edeceğim.” Demişti annesine. Gitmiş eczaneden uyku ilacını
almıştı. Zamanı gelince içecekti şişedeki hapların bu hepsini. Her zamanki gibi
sabah kalkmışlardı. Kahvaltılarını yapmışlardı ki babaları kalktı. Anneleriyle
küs oldukları için babasının kahvaltısını hazırladı. Babası kahvaltıyla çay
içmezdi ama o kahvaltının yanına çayda koymuştu dalgınlıkla. Mutfaktaydı,
babasına elbezi götürecekti ki babası çağırdı,”gel buraya bakim.” Geldi ve
geldiği gibi suratına tokadı yedi. Ne olduğunu anlamamıştı. Babası hınçla
söylendi,” ben kahvaltıyla çay içmiyorum bunu bilmiyor musun bu ne?” Diye
sordu. Korkuyla karışık üzgün bir sesle,” özür dilerim baba, bi daha olmaz.”
Dedi. Bunun üzerine babası,” bi daha olmasın zaten, yoksa daha kötü olur.” Ve
babası gitmişti…
Hınçla odaya gitti sakladığı uyku ilacı kutusunu aldı ve
salona geldi. “ ben sana demedim mi anne babam bir daha bana vurursa intihar
edeceğim diye.” Diyerek şişeyi ağzına götürürken kardeşi kolunu tuttu… Öfkeyle
kardeşinin elinden kolunu kurtardı ve şişeyi ağzına boşalttı. Sonrada kitabını
alıp balkona çıkıp okumaya başladı. Hiçbirşey hissetmiyordu. Beyni bomboştu.
Biraz sonra uykusu geldi ve “ben uyumaya gidiyorum.” Diyerek odasına gitti.
Derin bir uykuya dalmıştı ama bir ara hayal meyal birinin, “baban geliyor
üstünü giy” dediğini hatırlıyordu. Birde gözlerini hastanede açmıştı. Bu defa başucunda
üniformalı birileri vardı. Sorular soruyorlardı, “neden yaptın?”, “seni buna
kim zorladı?” Gibi. Hayal meyal hatırlıyordu olanları. Tuvalete gidişini ve
ayakta duramayışınıda hatırlıyordu. Bir gece kalmışlardı hastanede ve taburcu
olmuştu. Savcılıktan çağırmışlar oraya gitmişlerdi. Savcı, gerekli prosedürleri
yaptıktan sonra, “bir daha intihar edersen seni hapse atarım.” Demişti. Eve
döndüler ve uyudu. Ertesi sabah uyandığında gözleri görmüyor, vücudu tepki
vermiyordu. Kendini çimdiklemeye başladı ama işte hiçbirşey hissetmiyordu. Çok
korkmuş ve hemen annesinin yanına koşmuştu. Annesi, apar topar hazırlanırken
içeriden babası bağırıyordu, “benim için beş fazla bir eksik farketmez.”
Demişti. Doktora gittiler doktor; yaşadıklarının ilacın bir yan etkisi olduğunu
söylediğinde rahatlamıştı.
Hayata yeniden tutunmuştu. Ne değişmişti bilmiyordu… Baba
aynı babaydı ama kendisi birşeyin farkına varmış olmalıydı ama neydi? Birkaçgün
sonra kardeşi neler olduğunu anlattı;”sen ilacı içtikten sonra seni takibe
aldım. Odana gidip uyuduktan sonra gelip uyandırmaya çalıştım ama uyanmadın.
Hemen koşup amcama haber verdim. Bu arada babam geliyor giyin diye seni
korkutunca giyindin. Seni doktora götürdük. Az kalmış ilacın kana karışmasına,
on dakika daha gecikseymişiz kurtulamayacakmışsın.” Kardeşi bunları anlattıktan
sonra ekledi,” ayrıca babam dediki, neden kendi sorunlarımdan dolayı intihar
ettim demiyorda babam dövdüğü için intihar ettim diyor, dedi.” Annesi ve
kardeşleri ölmediğine sevinmişlerdi. Gözleri ilacın etkisinden çıkmış görmeye
başlamıştı ayrıca artık tenindeki uyuşuklukta geçmiş, şimdi cimcirdiği yerlerde
morarmalar vardı.
Yeniden yaşama dönmüştü şimdi ne yapacaktı. Babası, onları
dövmekten vazgeçmeyecekti biliyordu ama ailesini yani annesi ve kardeşlerini
üzmeye hakkı yoktu. Çaba göstermeliydi ve bu şiddeti engellemenin bir yolunu
bulmalıydı ama bir daha intihar etmeyecekti…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder