Şiddet
Bizi biz yapan
değerlerden çıkartıp farklı bir varlık haline gelmektir şiddet… İnsanlığımızın
içinde şiddete düşkünlük yoktur aslında. Biz benliğimizi oluştururken yapı taşlarımızın
arasına sızarak yer edinen bu olguyu büyütüp geliştiririz. Oysa bunu yenecek ve
sağlıklı tepkilere sahip olacak irade gücüne sahibiz. Bunun yerine biz ne
yapıyoruz hayatımızın her alanına sindiriyoruz şiddetin gücünü. Fiziksel veya
psikolojik fark etmiyor, varlığı bizi esir ediyor kendisine. Gittikçede daha da
bağlanıyoruz bu duyguya kurtulmaktan ziyade…
Şiddetin
yaşamımızı kapsamasının en büyük nedeni cahillik ama ciddi cahillik… Öyle ki
mürekkep yalamışta aynı dertten mustarip parmak basanda. Süreklide besleniyor
ama nasıl; ailede, sokakta, okulda, siyasette, sporda, ticarette kısacası her
yerde. Buna bir son vermek neredeyse imkansız. Kurtulmak için çok ciddi
teşebbüslerde bulunmamız gerekli.
En önce
şiddeti iç dünyamızdan çıkarmamız gerekli. Kendimize şiddet uygulamayı
bırakmalıyız ki karşımızdakine yapmaktan kurtulalım… Ama yapamıyoruz ne yazık
ki. Alkol gibi, sigara gibi, uyuşturucu gibi bağımlılık yapmış bünyemizde.
Süreklide dıştan içten beslenen habis bir ur gibi sarmış her yanımızı. Oysa
öğrendiğimiz şiddetin hiçbir faydası yok insana. Nasıl yapmalı ve ne
kullanmalıda bu kıskaçtan kurtulmalı bizi yutmaya çalışan bu dişli canavardan
kurtulmalı. İnsanları birbirine düşüren, kavga ettiren, baskı uygulatan bu
durumdan nasıl kurtulabiliriz.
İş çözüme
gelince şöyle bir duraklıyor insan!.. Gerçekten ne yapmalı diye düşünüyorum.
Bana kalırsa çözümü beklide gözümüzün önünde. Mesela şiddeti talere etmemizi
sağlayacak psikologlar yetiştirsek ve her yerde bu konuda seminerler versek.
Ortaokul, lise ve üniversitelere mecburi ders olarak da koysak şiddetten
kurtulma derslerini… Bu ve benzeri birçok çözüm önerilebilir.
Bense size
daha değişik bir öneride bulunacağım. Ailelere, okullara ve toplumun diğer
yönlerine tasavvuf eğitimi verelim. Neden tasavvuf çünkü tasavvuf
nefsi(egoyu,psikolojiyi)terbiye eder ve huyu güzelleştirir. İçimizdeki şiddet
sevgisini alır yerine gerçek sevgileri koyar. İnsan sevgisini, doğa sevgisini,
hayvan sevgisini vb.. sevgilerin iç dünyamızda canlanmasına yardımcı olur ve
şiddetin kökünü kazır. Sözde değil pratikte uygulayabileceğimiz güzellikler
öğretir bize tasavvuf. Mevlana hz. leri bizleri sevgiye davet etmiyor mu
bilgisiyle öyleyse bilgi sevgidir şiddet değil. Bu kadar şiddeti sevmemizin
nedeni beklide sevgiyi tanımamamızdır ve ona düşmanlığımızdır; oysa düşman olan
şiddettir ve bize, çevremize, ilişkilerimize, hayatımıza zarar vermektedir.
Bunu da tasavvufla yenebiliriz. Gerçek sevgiyi tanıyarak şiddeti yenebiliriz.
Gerçek sevgiyi içselleştirip şiddeti iç dünyamızdan çıkartabiliriz. Gayret
etsek başarabiliriz gerçekten.
Düşmandan kurtulmak çaba ister. Dosta sahip çıkmakta çaba
ister. Gelin biz dosta yani sevgiye sahip çıkıp düşmanı hayatımızdan
çıkartalım. Biraz tasavvufla ilgilenelim ve bize getireceği güzellikleri
görelim. Umudumuzu hiç yitirmeyelim bu konuda. Şiddeti yok edelim ve gönderelim
uzay boşluğuna… Yaşamımızı güzelleştirelim ve gerçek sevgileri, güzellikleri
besleyelim. Atalım şiddetin ağır yükünü sırtımızdan ve belimizi büken ağırlığından
kurtulalım. Dostluk ve sevgi elini uzatalım birbirimize. Yeryüzünü cennet
yapalım şimdimize ve geleceğimize…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder