1 Haziran 2019 Cumartesi

Kuran ve Metafor


                                                      Kuran ve Metafor
Misa 34: “Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.”
Bu ayette açıkça belirtildiği gibi “kandını döğün” ibaresi yer alsa da önce bu ifadeye nasıl bakmamız gerektiğidir. Bazı kesimler Kuran’da “kadını döğün” ifadesini sadece yazıldığı gibi bakıp ne anlatmak istediğine bakmadıkları aşikardır. Kuran, yapısı ve indiriliş gayesiyle aslolan şiddete hizmet etmez. Şiddetide tavsiye etmez. Ama bu ayette ki bu ifade Kuran’ın sanki ruhuna ters düşüyormuş gibi görünse de aslında değildir.
Aile birliğini sağlamak için verilen öğütler aslında dönemin Arap yapısına uygun düşmektedir.çünkü dönmede sağlıklı bir aile yapısı yoktu ve kadın bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Sürekli dövülüyor ve aşağılanıyordu. Şiddet kadının adeta yaşam şekli, erkekler için ise şiddeti uygulamak normaldi. Döneminde başka terbiye metodu bilmeyen erkeklere, şiddetin dozunu ayarlayıp “hafifce dövünüz” gibi bir müsaade verildi. Günümüzdeyse bu kelimeyi bir metafor olarak anlamak daha doğrudur çünkü döneminde ki aile sisteminin ve bütünlüğünü kollama yöntemleri günümüzden farklıdır. Oysa şimdi bizim bu dönemde anlamamız gereken burada ki ifadenin bir metafor olduğu ve bu metaforu doğrudan dayak olarak anlamlandırmak yerine; onları bir şekilde sarsın ki akıllarını başlarına alsınlar manasındadır.
Ayetin başındaki ifadeler açıktır; erkeğin aile sistemin de yeri ve konumu belirtilmiş ve kadının bu sisteme baş kaldırması halinde uygulanması gereken terbiye metodu açıklanmıştır. Burada kadına bir uygulama söz konusu değildir ve kadın, evlilik ve aile birliğine halel getirecek bir tavır takındığında erkeğin, kademe kademe yapması gerekenler belirtilmiştir. “dövün” diyerek de; kadını psikolojik olarak öyle sarsın ki yaptığı hatayı anlasın ve kendisine gelsin manasında metafor yapmak gerekmektedir.
Özellikle döneminde, kadın bir meta olarak görülürken ve eşleri tarafından hiçbir hakları verilmezken; İslamiyet, kadın haklarını getirmiş ve kadını da erkek gibi bir insan olarak inananlara tanıtmıştır. Kadın, o dönemde; diri diri toprağa gömülen, utanç kaynağı, kölelerden daha berbat yaşam tarzı olan, sefahat ve fuhuş içinde elden ele dolaşan, hiçbir insani ve hukuki hakkı olmayan bir varlıktı. Hatta varlık diye bile kabul edilmez bir nesne gözüyle bakılırdı. Sadece Arap yarımadasında değil Eski Yunanada, Çinde, Arabistanda vb.. tüm dünyada benzer bir durumdaydı.
Ama İslamın gelmesiyle bu durum zaman içerisinde değişti ve kadın hak ettiği “insan” konumunda kabul edilmeye başlandı; insan ve aynı zamanda bir kul… Zamanla kadın hakları gelişti ve günümüzdeki son halini aldı. Eğer bu ayetteki gibi “dövün” kelimesini doğrudan alacak olsak; peygamberimizin sünnetine aykırı bir şey yapmış oluruz. Çünkü ne peygamberimiz(sav) ne de sahabe kadınlarını dövmemişlerdi. Demek ki okuduğumuz her ayetin düz anlamını değil bazen de görünmeyen derin anlamlarını kavramak lazım gelmektedir. Eğer bu şekilde ayetleri dönemlerindeki sosyolojik ve psikolojik şekilde değerlendirip anlamaya çalışırsak Kuran’ın salt gerçeğine ulaşmamız daha sağlıklı olur…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞİİR MASAL Derenin ötesinde inci tanem… Gözlerim arar ama bulamaz, Onsuz olduğumda nefesi sarar beni, Onunla olduğumdaysa heyecanı...