6 Eylül 2018 Perşembe

…VALİ OLAMAZSIN DEMEDİM Kİ…
Aradığı haberi bulmuştu. Türk kahvesini seçmişti. Oldum olası bu içeceği severdi. Sadece içimiyle değil; aynı zamanda ikram şeklini ve oluşmasına neden olduğu sıcak sohbet ortamını da… Birkaç görüşme ayarlamıştı kahveyle ilgili yazmak istediklerine. Bunlardan biriside oturduğu ildeki kahve üreticisi bir fabrikanın sahibiydi. Aramasıyla beraber ilgi göstermiş ve hemen çağırmıştı kendisini görüşmeye.
     Büyük bir heyecanla gitti ve fabrikanın müdürüyle görüşmesini yaptı. Arkasından, fabrikayı gezdirmiş kendisine müdür ve resim çekmesine de müsaade ettmişti. Oldukçada detay bilgi vermişti makineler ve üretim hakkında. Eh! Hakkıydı da hani, adam bunca yıl emek vermiş ve geliştirmişti, bilsindi artık bu kadarcık detayı.
     En son bir odaya girdiklerinde yaşlıca bir beyefendinin oturduğunu fark etmişti. Tanıştırdı kendisini, babasıymış… Genç kadın onunla da ufak bir söyleşi yapmak istediğini dile getirmişti. Ricasını kırmayarak, müdürün ofisine geçmiştler tekrar. Baba gelmiş ve karşısındaki koltuğa oturmuştu. Genç adam ise müdür koltuğundan kıpırdamamıştı bile… Şaşırmıştı ama bir şey demeden söyleşisini bitirmişti. Neyse görüşmesi bitmişti ve teşekkür ederek ayrılmıştı fabrikadan. Ama içinde ukte kalmıştı, belki babasını yeni kaybettiğinden midir bilinmez, üzülmüştü. Nasıl olurdu da bir evlat, kendisi koltuğa oturtur da, babasını koltuğa oturturdu?
     Aklına yıllar önce okuduğu bir hikaye gelmişti. Babası oğluna, “senden adam olmaz.” Demişti, oğlundaki bazı hataları gördükten sonra. Oğluysa, bir gün vali olmuş ve adamlarını göndererek, babasını ayağına çağırtmış ve “baba bak ben vali.” Deyince. Babası, “oğlum, ben sana vali olamazsın demedim ki adam olamazsın dedim.” Diyerek lafı gediğine oturtmuş. Ama o gün nasıl ki vali koltuğunda ki oğul bu sözü anlamamışsa; bugünde şahit olduğu bu durum, aynı kapıya çıkmıştı işte. Adam, fabrika, mal, mülk sahibi olmuş ama adam olamamış ve misafirinin karşısında babasını oturttuğu koltukla bunu göstermişti.
     Türk kahvesi yazısını yazmıştı, başka araştırmalarını da ekleyerek… Daha sonraları, adam çektiği fotoğrafları göndermemişti, söz verdiği halde. Buda eksi bir durumdu kendisi için. Demek ki hakkında verdiği notta yanılmamıştı. Üstelik yüzsüz bir şekilde kendisinden katılacağı bir ödül törenine yazı yazmasını rica etmiş ve yazısını yazması için adeta emir vaki yapmıştı. Gene nezaketinden dolayı kırmamış ve yazmıştı yazıyı ama ufak bir ders vermek amaçlıda eklemeden geçememişti. Kendisine gönderdiği taslağın cümlelerini daha düzgün hale sokmuştu. Birkaç öneriyle birlikte, “babanızı ve aile bağlarınızı da vurgulayın. Bu sizi daha saygın gösterir.” Aslında hem ders vermek hem de biraz dalga geçmek istenişti çünkü adam olmayana adam gibi davranılmazdı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞİİR MASAL Derenin ötesinde inci tanem… Gözlerim arar ama bulamaz, Onsuz olduğumda nefesi sarar beni, Onunla olduğumdaysa heyecanı...