9 Mayıs 2018 Çarşamba

Dua
Bir sisin içinde dolaşırız bazen ve nasıl çıkacağımızı bilemeyiz… Belki de düçar olduğumuz sıkıntıyı çözemeyiz. Bunaldığımızda bir dost eli isteriz ve arayışlara gireriz. Yaşamımız allak bullak olmuştur, varlığımız benliğimiz alt üst ve biz kendimizi dibe vurmuş hissederiz… Maddi manevi sıkıntılarımıza yardım eli isteriz içten içe ama henüz bu istek bilincimize çıkmamıştır. Yoldaş ararız yaşamımıza ve gönlümüze ama nerede bulacağımızı bilemeyiz. Acizliğimizi idrak edememişizdir henüz ve varlığımızın bizden daha büyük bir güce ihtiyacı olduğunu… Bu keşmekeşler arasında gidiş gelişlerimiz vardır.
Oysa tükenmeyen ve hayatımızda bize dost olan şeyler vardır yaşadığımız girdabımızın içinde. Bu bir dost eldir ki öyle bir eldir ki kainatı kuşatmıştır. Biz farkında olmasak da yüreğimizi de kuşatmıştır. Gözlerimizi kapayıp karanlıkta giderken bizim elimizden tutup yolumuzu buldurandır, içimizde hapis kalan çığlığımızı duyandır. Yalnızlığımızı gideren ve bize merhamet elini uzatandır. Bazen gözyaşıdır, bazen bir tebessümdür, bazense rüyalarımızdır bize dost olan… Bizse hep başka yönlere bakarız ve göremeyiz çünkü bize uzatılan eli tanımayız kimi zaman.
Bir dostun elidir dua eli… Bir dostun gücüdür, duanın gücü… Bir sevgidir… Bir çaredir varlığımıza. Dualar, yaramıza derman ve yaratıcıya yaslanıştır. Bizi, girdaplarımızdan, çaresizliğimizden, karanlıklarımızdan çıkartan. Yüreğimize serin serin sular serptiren. Varlığımız süregeldikçe dualarda süregelmiştir o zamandan bu zamana. Bazen gece bazen gündüz bazen evde bazen yürüken bazen oturuken bazen ayaktayken bazen gözlerimiz kapalı bazen secdede…  Varlığını yaşamımıza paralel sürdürmüştür çünkü yaratıcının gücünü temsil eder. Derki: “isteyin vereyim, sizin istemeniz benim gücümdendir. Ne kadar isterseniz bende o kadar gücümü ortaya koyarım. Cömertliğimle size ikramda bulunurum”
Oysa bazen kaçarız dualardan. Kendi kabuğumuza çekilir ve lanet mahlukun fısıldamasıyla ümitsizliklere yuvarlanırız… Gözlerimizi kapatır umudu yok sayarız yaşamımızda. Bizi, elimizi kolumuzu bağlayan yanılgılara düşeriz. Yok bunun çaresi dua ne işe yarar der çaresizlik batağında yuvarlanır dururuz. Küçük kıyametimizi yaşarız iç dünyamızda…
Oysa ümitsizlik ve yeis lanet mahluktandır der Allah… Bir silkelenip kendimize gelip Allah’ın ipine sarılırsak tüm düğümlerimiz çözülür yavaş yavaş. Tüm gözyaşlarımız diner. Tüm varlığımızı umut sarar cıvıl cıvıl. Nasıl istersek öyle yapalım: ister kalbimizle, ister dilimizle, ister davranışlarımızla, dualarımızı sunalım rabbimize. Bize sevinç gözyaşları ve umudu bahşetsin ve sıkıntılarımız yavaş yavaş çözülsün.
Öyle anlar vardır ki kimseyle paylaşamadığımız duada o anlardan biridir sadece kişiye özel olan. Yalvarışların kainattan yankılandığı sırra ulaşan. Bizler varlığımızın esası olarak bize verilen dua müminin silahıdır gerçeğinden uzaklaşmamalıyız. Veya dualarınız olmasaydı ne ehemmiyetiniz vardı düsturundan.  Sadece kendimiz için değil tüm sevdiklerimiz için yüreğimizi açalım yaradanımıza ve kuşanalım silahımızı, sımsıkı sarılalım ona. Sonuç Allah’tandır biz yolu izleyelim yeter.
Sır burada işte bu gerçekte yatar. Eller gökyüzüne doğrulmuş, boyun mahsun ve bükük, gözyaşları gözpınarlarından akar usul usul ve dileriz rabbimizden yüreğimizdekini. Acizliğimizi Allaha sundukça ve ondan uzak durduğumuz anlardan pişman oldukça kapılar açılır bize, yüreğimize… Ferahlarız, kuş gibi hafifler bir dostun kapısına sığınmış olmanın huzurunu tadarız. Kulluğumuzu güçlendiri, eksiklerimizi tamamlarız yavaş yavaş. Benliğimizi buluruz… Şükür nidaları yükselir yüreğimizden dilimize ve oradan semalara uzanır, meleklerin katına bazen melekler götürür bazense bizzat Rabbim aracısız kabul eder.

Dualara açalım yüreğimizi. Gök semalar açılsın bize. Güzel yüreklerimiz sevinçle ve mutlulukla dolsun kulluğumuzun gerçek idraki karşısında. Hepimize en güzel dua saatleri diliyorum ve bizi de duasız bırakmayın. Allah’a emanet…

  ŞİİR MASAL Derenin ötesinde inci tanem… Gözlerim arar ama bulamaz, Onsuz olduğumda nefesi sarar beni, Onunla olduğumdaysa heyecanı...